9 Eylül 2012 Pazar

Enfal Suresi 65-66 | Çelişki Safsatası


Bir Müslüman kaç kişiye eşittir?

Enfal suresindeki iki farklı ayette sabreden kişilerin kafirlerden farkı sayılarda kişileri yenebileceğini söylemektedir. İki ayette farklı oranların söylenmesinden yola çıkarak bu iki ayet arasında bir çelişki olduğu iddia edilmektedir.

Fakat ayetler dikkatli olarak okunursa iki ayet arasında bazı farklılıktan dolayı bu farklı oranların söylendiği anlaşılacaktır.Bu konudaki iddialara delil olarak kullanılan iki ayet şöyledir:

''Ey Peygamber, müminleri savaşa karşı hazırlayıp-teşvik et. Eğer içinizde sabreden yirmi (kişi) bulunursa, iki yüz (kişiyi) mağlup edebilirler. Ve eğer içinizden yüz (sabırlı kişi) bulunursa, kâfirlerden binini yener. Çünkü onlar (gerçeği) kavramayan bir topluluktur.''
(8 Enfal Suresi - 65)

''Şimdi, Allah sizden (yükünüzü) hafifletti ve sizde bir zaaf olduğunu bildi. Sizden yüz sabırlı (kişi) bulunursa, (onların) iki yüzünü bozguna uğratır; eğer sizden bin (kişi) olursa, Allah’ın izniyle (onların) iki binini yener. Allah, sabredenlerle beraberdir.''
(8 Enfal Suresi - 66)

İki ayet dikkatli okunduğunda farklı iki durumdan söz edildiği anlaşılacaktır. 65.ayette bir Müslüman kişinin inkar eden 10 kişiye bedel olduğu bildirilmektedir. Bu kişilerin zaafsız olmaları halinde bu oran geçerlidir.

Bu aynı zamanda, kesin inancın zafere etkisinin ifadesidir. Fakat 66. ayette ise zaaf halinde olanlar için farklı bir durum bildirilir. Zaaf halinde olan yüz kişinin, iki yüz kişiyi yeneceği bildirilir.

İki ayet arasında bir çelişki yada bir birinin hükmünü kaldırması diye bir şey söz konusu değildir. Zaaf olmaması durumunda 65. ayetteki hükümler geçerli iken, zaaf durumunda ise 66. ayetteki hükümler geçerlidir.

Burada dikkat edilecek bir diğer nokta da 66. ayette söylenen “bildi” ifadesi Türkçe’deki kullanıldığı gibi zamanla öğrenerek bildi anlamında değildir. Allah için böyle bir şey söz konusu değildir. Allah ilk andan itibaren her şeyi bilir, bir süreç sonucunda öğrenmez. Allah insanlar ilk yaratıldığı an her şeyi bilmiştir.

İlk ayette normal durumda zaafsız olanların durumunu açıklarken, daha sonradan zaafta olma durumunu bildiği için onlar için de ayrı bir oran bildirmiştir.

10 yorum:

  1. """Şimdi, Allah sizden (yükünüzü) hafifletti ve sizde bir zaaf olduğunu bildi."""
    Şu yargıdan çıkarılacak sonuç; allahın, bahsi geçen kişilerin zaafını ilk andan itibaren değil, belli bir süreç sonucunda öğrenmiş olduğudur. Bu da; yaptığın eleştiride tasarlamış olduğun yaratıcı (allah) ile çelişen bir durumu meydana getirir. Diğer bir deyişle; eğer (allah) zaafı biliyor olsaydı, 66. ayeti şu mantıkla göndermemesi gerekirdi ki; 65. ayette zaaf olması veya olmaması gibi bir durumdan da bahsetmemiştir.
    """Burada dikkat edilecek bir diğer nokta da 66. ayette söylenen “bildi” ifadesi Türkçe’deki kullanıldığı gibi zamanla öğrenerek bildi anlamında değildir. Allah için böyle bir şey söz konusu değildir. Allah ilk andan itibaren her şeyi bilir, bir süreç sonucunda öğrenmez. Allah insanlar ilk yaratıldığı an her şeyi bilmiştir."""
    Genel bir yargıda bulunacak olursak; yapmış olduğun eleştiride tamamen kişisel (öznel) bir değerlendirmede bulunmuşsun. Eğer durum bahsettiğin şekildeyse; 66. ayette geçen "bildi" yargısının, ayet içinde hangi anlamda kullanıldığını açıklaman gerekir. Bunu yapamıyorsan eğer; bahsi geçen çelişkinin safsata olduğunu ispat değil, iddia etmiş olursun.

    YanıtlaSil
  2. Bahsettiğin Enfal 66 ile alakalı bir kaç mesele vardır. Samimiyetle öğrenmek istediğinizi düşünerek buraya bazı bilgileri naklediyorum.

    Önceki ayetteki mükellefiyet müslümanlara zor ve ağır gelince,Cenâbı Hak, bu ayetle müslümanların üzerinden o yükü kaldırdı. Atâ'nın rivayetine göre ibn Abbas (r.a) şöyle demiştir: "ilk emir inince, muhacirler niyazda bulunarak:

    "Ey Rabbimiz, biz açız; düşmanımız ise tok. Biz gurbetteyiz, düşmanımız ise yurdunda ve ailesi içinde. Biz memleketimizden, mallarımızdan ve çoluk çocuğumuzdan ayrı düşmüşüz, düşmanımız ise böyle değii" dediler.Ensar da:"Biz hem düşmanımzla uğraşıyoruz, hem de din kardeşimiz olan muhacirlere yardım ediyoruz" dediler. işte bunun üzerine, hükmü hafifleten bu ayet indi."

    ikrime de şöyle der: "Müslümanların sayısı az iken, bir müslüman on kâfire veya on müslüman yüz kâfire karşı sabru sebat göstermekle emrolunmuşlardı.Fakat muslümanlarm sayısı çoğalınca, Cenâb-ı Hak, onlar hakkındaki bu hükmü hafifletti.

    Velhasıl âlimlerin çoğu, "Şimdi Allah sizden yükü hafifletti.." ayetinin, önceki ayeti neshettiğini söylemişlerdir.

    Umarım Mesele anlaşıldı...!

    Şunu da Belirtmekte Fayda görüyorum..! Bu tür Ayeti Kerimeleri gerçekten öğrenmek ve aklınzdaki soru işaretleri gidermek için yazıyorsanız Rabbim sizi Mükafatlandırsın, Yok Eğer Başka Amaçla yapıyorsanız yine istemeden de olsa Buradaki Kardeşlerimizin hayrına vesile oluyorsunuz.. Bu vesileler ile Kardeşlerimiz eksiklerini görme şansı yakalıyorlar Kuranı Kerimle daha çok muhatap olabilme ihtiyacı hissediyorlar Kanımca..!

    Söz konusu Ayetler ile Daha geniş bilgiler Tefsirlerde Mevcuttur. Müracaat ediniz derim..!

    alıntıdır!!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tefsir yorumdur. senin bu ayetlerden ne anladığın önemli... yoksa herkes kendi tarafına çeker.
      aklı başında 100 insana sorarsan bu iki ayetin anlamını tamamı allahın bu ayetlerde yanılmış olduğu fikrinde birleşir.

      Sil
  3. iki ayette de SABIRLI kişilerden bahsediyor.. Sanırım siz gerçekten okuduğunu anlayamayanları - zekası yetersiz olanları kandırmakta çok başarılısınız.

    YanıtlaSil
  4. Allah ilk ayette Müminlerin veya Sabırlıların Zaaf göstereceğini bilememiş.Resmen insanları kendilerinden çok çok fazla olan kişilerin üzerine saldırtmış ve yenilmelerini sağlamıştır.Bu iki ayetten çıkan yegane sonuç budur.Eğip bükmeye dansöz gibi kıvırmaya hiç gerek yok.

    YanıtlaSil
  5. ---alintidir---
    şimdi bu iki ayetten ortaya çıkanlar şunlar:

    muhammed müslümanların savaşmasını istiyor. ancak savaşmak dile kolay. işin ucunda ölmek var, korku var, ızdırap var. haliyle bir teşvik lazım ve muhammed'in ihtiyaç duyduğu o teşvik enfal 65 ile geliyor. ayete göre 20 mümin 200 kişiye galip gelir diyor. gazı alan müslümanlar da savaşıyor. ancak hiçte öyle olmadığını görüyorlar. bundan sonra da millet muhammed'e mırın kırın edince, onun allah tarafından indirildiğini iddia ettiği ayeti sorguluyorlar muhtemelen. hani 20 mümin 200 kişiyi öttürürdü falan diyorlar tahminimce.

    bu seferde ilkinden tamamiyle farklı olan enfal 66 yetişiyor imdada ve diyor ki "şimdi ise, allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi." aslında 100 kişi 200 kişiye galip gelir.

    bak sen. e hani allah herşeyi bilirdi. bu ayetlere göre bildiğin sonradan anlıyor. madem bir zaaf vardı da enfal 65 gelirken niye anlamadı bunu.

    allah herşeyi bildiğine göre enfal 65'den sonra enfal 66'yı göndereceğini de biliyordu. belki de enfal 66 bunların savaşması için yeterli gazı vermiyor. ondan 65i gönderiyor bu sayede bunlar savaşıyor. sonra da enfal 66yı gönderiyor bağıntısı kurulabilir. ancak o zaman da allah insanlara yalan söylemiş olduğu sonucu çıkıyor.
    ---alintidir---

    YanıtlaSil
  6. Ayetlerin geçtiği Enfal Suresi Hicri 2. yılda nazil olmuştur. Bedir savaşının kazanılmasından sonraki bir zaman dilimidir..O nedenle ortada başarısızlık diye bir durum söz konusu değildir. Ateist arkadaş siyer bilmediği için düz mantıkla ayetleri şöyle anlamıştır: Tanrı önce bire 10 oranını indiriyor ; Sonra müslümanlar bu oranda güçlü düşmanlarla yaptığı savaşlardan mağlubiyetle çıkılınca mecburen ayette düzeltmeye gidiliyor.Oysa o dönemde bu gelişmelerin hiçbiri yaşanmamıştır..Ne 10 kat büyük ordularla karşılaşılmış ne de onlara mağlup olmanın getirisi olarak ayet hafifletme olarak inmiştir..Ayetteki hafifletme işlemine gidilmesinin baktığı veçhe Allah'ın sabredenlere vereceğini vaat ettiği yardım değil -çünkü o her zaman verilmektedir - bazı müslümanların sabırda gösterdikleri zaaftır.

    YanıtlaSil
  7. Ateist yine hayalinden konuşmaktadır. Çünkü böyle bir "fikir" değiştirme ayette geçmemektedir. Hatta birinci ayet bile içerdiği müjde açısından sonsuza kadar muhkem bir ayettir. Ayetin neshe uğrayan yönü mücahitlere kendinden büyük ordularla savaşta düşen sorumluluklar açısındandır..Yani daha önce 20 kişinin 200 kişi önünden kaçması haram iken şimdi ki güç dengesi ise 20 ye karşı 40 kişi yapılmıştır. Değişime uğrayan değer müslümanın önünden kaçmasının büyük günah olmayacağı düşmanın sayısal oranıdır..Yoksa Allah verdiği sözde devam etmektedir..Haber cümlesinin neshe
    uğramayan yönü de işte budur. Bunu İbn-i Kesir tefsirinde çok güzel yakalamıştır:
    Allah Teâlâ inananlara müjdeleyerek şöyle emrediyor : «Eğer sizde sabreden yirmi kişi bulunursa; iki yüz kişiyi mağlûb ederler. Eğer sizden yüz kişi bulunursa; küfretmiş olanlardan binini mağlup ederler.» Her bir kişi, on kişiye karşılıktır. Sonra bu emir neshedilmiş ve fakat müjde kalmıştır...Saîd îbn Mansûr der ki: Bize Süfyân'ın... İbn Abbâs'tan rivayetine göre o, bu ayet hakkında şöyle demiştir : Onlardan yirmi kişinin, iki yüz kişiden kaçmaması farz kılınmıştır. Sonra Allah Teâlâ onlara hafifletti de : «Şimdi Allah, yükünüzü hafifletti ve bildi ki; sizde bir zaaf vardır...» buyurdu. O halde yüz kişinin, iki yüz kişiden kaçması, gerekmez, (yaraşmaz). Bu hadisin bir benzerini Buhârî de Ali İbn Abdullah'tan, o da Süfyân'dan rivayet etmiştir...

    YanıtlaSil
  8. Mute savaşı, yermük savaşı sonuçlarını incelemeniz yeter...
    Enfal 65 zaman kavramından arındırılmış ideal oranı (üst limiti yok) Mute savaşı 3.000 kişi ile 100.000 kişilik ordu yok edilmiştir.1'e 33 oranında
    Enfal 66 ise en az oranı 1/2 belirlemiştir.

    YanıtlaSil
  9. durum ortadır ve kıvırmalarınızda boşadır ve zavallılığınız ortadır allah bildi denilemez özelliklede sizde zaaf olduğunu diyerek diyemez dersede tanrı değil olsa olsa muhammedin sözü olur ve sadece inanç gereksinimiz yüzünden saçmalıyorsunuz başka birşey değil yaptığınız

    YanıtlaSil