10 Eylül 2012 Pazartesi

''Dinini Değiştireni Öldürün!'' (!)

"Kim dinini değiştirirse onu öldürün"

[el-Buhârî, es-Sahîh, Cihâd, 149; Ebû Dâvûd, es-Sünen, Hudûd, 1; et-Tirmizî, es-Sünen, Hudûd, 20; İbnu Mâce, es-Sünen, Hudûd, 2.]

es-Serahsî konu ile ilgili olarak şöyle demektedir:

"Hz. Peygamber kadınların öldürülmesini yasaklamıştır. Bu konuda iki hadis vardır: Bunlardan biri Rabâh İbnu Rabî'a'nın rivayet ettiği şu hadistir:

`Hz. Peygamber, gazvelerinden birinde bir grup kimsenin bir şey etrafında toplandığını gördü. Niçin toplandıklarını sordu;
 - Öldürülmüş bir kadına bakıyorlar, dediler.

Bunun üzerine Allah'ın Resülü birine:
 - Halid'e git ve ona kadınların ve hizmetçilerin asla öldürülmemesini söyle, dedi'.

Diğer hadis ise İbnu Abbas'ın rivayet ettiği şu hadistir:

`Hz. Peygamber öldürülmüş bir kadın gördü ve;
 -Bunu kim öldürdü, diye sordu. Bir adam;

-Ben öldürdüm ey Allah'ın Resülü! Onu bineğimin arkasına aldım, kılıcımı kapıp beni öldürmek isedi. Ben de onu öldürdüm, dedi. Bunun üzerine Resülüllah:

-Kadınları öldürmek de ne oluyor? Onu göm, bir daha da kadın öldürme, dedi.

Allah'ın Resülü Mekke Fethi günü öldürülmüş bir kadın görünce:

-Bu savaşmıyordu ki, dedi."

es-Serahsî bu hadislerden hareketle şu tespitleri yapmaktadır:

a) "Bu hadislerde, öldürülmeyi hak etmenin, savaşmak sebebiyle olduğu açıklanıyor. Şu halde (kafir) kadınlar öldürülmezler. Çünkü savaşmazlar. Bu konuda aslen kafir olmakla sonradan kafir olmak (irtidat etmiş olmak) arasında fark yoktur."

b) "Buna göre, rivayet edilen hadis ("Kim dinini değiştirirse onu öldürün" hadisi) zahiri üzere, yani genel anlamıyla uygulanmaz. Çünkü din değiştirme olayı müslüman olan kafirde de gerçekleşmektedir. (Eğer, her dini değiştiren öldürülecek olsaydı, dinini değiştirip müslüman olan kimsenin de öldürülmesi gerekirdi.) Buradan anlıyoruz ki hadis, hükmü sonradan özel hale gelmiş genel anlamlı bir hadistir. Bu sebeple biz de zikrettiğimiz hadislere dayanarak, hadisin hükmünü tahsis ederek, onu ( irtidat eden) erkeklere hamlederiz."

c) "Öldürülen mürted kadınlar ise savaşmakta idiler. Bunlardan Ümmü Mervan savaşıyor ve başkalarını da savaşmaya teşvik ediyordu. Sözü dinlenen biri idi. Ümmü Firka ise otuz çocuk sahibi idi. Bunları müslümanlara karşı savaşa teşvik ediyordu. Dolayısıyla öldürülmesi, diğer savaşanların gücünü kırmaktaydı."


Allah'a ve Resülü'ne karşı savaşan ve yer yüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları, yahut ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi veya sürgün edilmeleridir."

Meşru düzene karşı savaşın ölümü gerektiren bir suç oluşturması için savaşanların mürted olması şart koşulamayacağına göre; irtidadın ölüm cezasını gerektiren bir suça dönüşmesi için mürtedin savaşan kimse olmasını şart koşmak gerekmektedir. Şu halde bu iki hadis birlikte değerlendirildiği zaman mutlak olarak irtidadın, ölümü gerektiren bir suç oluşturmadığı ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla "Kim dinini değiştirirse onu öldürün" hadisini de bu bakış açısı ile değerlendirmek gerekir. Yani hadisi, eş-Şafiî'nin anladığı gibi "İrtidat eden herkesi öldürün" şeklinde, yahut Hanefilerin anladığı gibi "İrtidat eden erkeği öldürün" şeklinde değil; "Kim irtidat eder de savaşır, can alırsa onu öldürün", şeklinde anlamalıdır.

Buraya kadar söylediklerimizin ışığında denebilir ki: İrtidadın, İslam'a ve meşru düzene karşı başkaldırı niteliğinde bir etkinliğe zemin oluşturmadıkça, kişisel bir tercih konusu olarak değerlendirilmesi, Kur'an'ın ruhuna uygun bir yaklaşımdır. Topluma ve meşru düzene baş kaldırma niteliğindeki irtidat durumunda gündeme gelecek ölüm cezasının zemininde ise din değiştirme eylemi değil, bir savunma ve meşru düzeni koruma amacı yer almaktadır. Dolayısıyla bu şartlar altında mürtede verilecek ölüm cezası da bir dine zorlama, ya da din hürriyetine aykırı bir tutum olarak değerlendirilemez.  

Maide Suresi 33-34;
''Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.* Ancak onları ele geçirmenizden önce tövbe edenler bunun dışındadırlar. Artık Allah’ın çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olduğunu bilin.''

Ayrıca; Ali İmran Suresi 85.ayetten itibaren okursak;

85: Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.

86: İman ettikten, Peygamberin hak olduğuna şahitlik ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra inkâr eden bir toplumu Allah nasıl doğru yola eriştirir? Allah, zalim toplumu doğru yola iletmez.

87: İşte onların cezası; Allah’ın, meleklerin
ve bütün insanların lânetinin üzerlerine olmasıdır.

88: Onun (lânetin) içinde ebedî kalacaklardır. Onların azabı hafifletilmez, onlara göz açtırılmaz.

89: Ancak bundan sonra tövbe edip kendilerini düzeltenler müstesnadır. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

90: Şüphesiz iman ettikten sonra inkâr eden, sonra da inkârda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. İşte onlar sapıkların ta kendileridir.


Görüldüğü üzere, iman ettikten sonra inkar edenleri öldürün gibi bir şey söz konusu bile değil. Onların cezası; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lânetinin üzerlerine olmasıdır deniyor. Dünyevi bir ceza söz konusu değil.

Sonuç olarak;
İslam dininde din değiştirmenin karşılığı ölüm değildir. Bu Allah ile kul arasında olacak bir durumdur. Bu hüküm dinden çıkanların veya din değiştirenlerin değil, İslam'a, müslümanlara savaş açanların katli için geçerli olan bir durumdur.


6 yorum:

  1. Şu islam denen saçmalığı nasıl savunalım derken bambaşka bir din yarattınız be kardeşim. Neye inandığınızı bile şaşırmışsınız. İşinize gelmediğinde hadisler mutlak gerçeği yansıtmaz; işinize geldiğinde hadislerden inciler dökersiniz. Farkındaysan; kutsal kitabından cımbızla ayıkladığın ayetler dahi şu durumu destekler nitelikte. İslam inancında şeriatın genel ve kesin hükmü; islamda irtidad etmenin cezasının ölüm olduğudur. Kanıt istersen; Buhari Moharibin 16-17-18 numaralı hadislerine bir göz atmanı tavsiye ederim. Günümüzde dahi her şey ortada. Şeriatı benimsemiş kişi veya toplumlardan hareketle şu olayı çok rahat bir şekilde gözlemleyebilirsin. Hangi amaçla olursa olsun; müslüman sıfatı altında islam dinini terk ettiğin anda yapılacak uygulama bellidir. Bir boktan haberin yok, çıkıp islamı savunma derdine düşmüşsün. Eğer mantığına ters düşüyorsa, sorgulamanı tavsiye ederim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. neredeyse her videoya İslam karşıtı sözlerle karalama kampanyasına devam etmeniz yalnız sizin aleyhinizedir zira tüm dünya şu an olduğu gibi ittifak da etse Allah nurunu tamamlayacaktır.Allah hidayet etsin ve dinini doğru anlamayı nasip etsin hepimize.

      Sil
    2. Şuanda birçok kişi islamı terkedip ateist, deist veya agnostik oluyor. Kimliğikte müslüman gözükenler bile müslüman olmayabiliyor en son müslüman sandığım birisi 2 senelik deist çıkmıştı. Görünüşe göre sizin bu allahınız nurunu tamamlayamadan yok olup gitcek 😁😁😁

      Sil
    3. Madem islam karşıtısın ismini değiştir o zaman,yazık o isme

      Sil
    4. 1400 yıl önce de İslam yok olacak deniliyordu. 2021 yılına geldik hâlâ aynı terâne. Ne zaman bu tekerlemeyi terk edeceksiniz merak ediyorum doğrusu.

      Sil
  2. "Ukl ve Ureyne kabilelerinden bir grup insan Resulullah (salallahu aleyhi ve sellem)'ın yanına gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Biz hayvancılıkla uğraşıp sütle beslenen (çöl) insanlarıyız, (çift-çubukla uğraşan) köylüler değiliz" dediler. Bu sözleriyle, Medine'nin havasının kendilerine iyi gelmediğini ifade ettiler. Resulullah (sav), onlara (hazineye ait) develerin ve çobanın (bulunduğu yeri) tavsiye etti. Kendilerine oraya gitmelerini, develerin sütlerinden ve bevillerinden içmelerini söyledi. Gittiler, Harra bölgesine yarınca, İslam'dan irtidad ettiler. Hz. Peygamber (sav)'in çobanını da öldürüp develeri sürdüler. Haber, Hz. Peygamber (sav)'e ulaştı. Resulullah (sav), derhal arkadaşlarından takipçi çıkardı (yakalanıp getirildiler). Gözlerinin oyulmasını, ellerinin kesilmesini ve Harra'nın bir kenarına atılmalarını ve o şekilde ölüme terkedilmelerini emretti. "... keyser dediğin hadis bu bular dinden döndükleri için değil hainlik yaptığı için öldürülmüşler sen de mantık var mı onu sorgula başta

    YanıtlaSil